Osmangazi/BURSA
Ptesi - Cuma 09:00 - 18:00
info@onurbicimli.av.tr

ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS VE KASTEN YARALAMA İNCELEMESİ

Av. Veli Onur BİÇİMLİ

ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS VE KASTEN YARALAMA İNCELEMESİ

Pratikte sıklıkla karıştırılan iki suç tipi olan insan öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama suçları her ne kadar birbirine benzeyen ve ayırt edilmesi zor suç tiplerinden olsalar da öngörülen ceza yönünden iki suç tipi arasındaki farkın ayrıntılı bir şekilde ortaya koyulması son derece önemlidir. Bu denli zor bir ayrım, failin kastıyla değerlendirilmeli, suça konu eylemin fail tarafından öldürme kastıyla mı yoksa yaralama kastı ile mi gerçekleştirildiği ayrıca ve açıkça tartışılıp sonuca gidilmelidir. Bu noktada da yol gösterici nitelik taşıyan yargısal içtihatlara yazımızda yer vererek konunun hem pratik hem de teorik zeminde daha iyi anlaşılması sağlanmaya çalışılacaktır.

ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS VE KASTEN YARALAMA

Klasik tanımlarla başlamak gerekirse, kasten öldürme suçuna teşebbüsten bahsedebilmek için, failin öldürme suçunu işlemek üzere elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp elinde olmayan sebeplerle eylemini tamamlayamamış olması gerekmektedir. Kasten yaralama ise başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak olarak tanımlanmaktadır.

Kasten yaralama veya öldürmeye teşebbüs suçuna yönelik olarak yürütülen ceza davalarında, mahkeme, belirli ölçütleri göz önünde bulundurup failin kastını belirleyerek nihai kararını vermektedir. Nitekim Yargıtay kararlarında da bu husus açık bir şekilde işlenmiş olup değerlendirmenin bu kıstaslara göre yapılması daha sistemli ve nesnel bir yoldan ilerlenmesi sonucunu doğuracaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı uyarınca;

Suç niteliğinin belirlenebilmesi, sanığın kastının saptanmasıyla mümkündür. Esasen failin iç dünyasını ilgilendiren kastının belirlenmesinde, failin dışa yansıyan, olay öncesi, olay sırası ve sonrasındaki davranışları ölçü olarak alınmalıdır. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, kasten öldürmeye kalkışma ve yaralama suçlarını birbirinden ayıran başlıca ölçüler; fail mağdur arasındaki husumetin nedeni ve derecesi, failin cürümde kullandığı saldırı aletinin niteliği, atış veya darbe sayısıyla mesafesi, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme olanağının olup olmadığı, olayın akışı ve nedeni, failin işlemeyi kastettiği cürmün meydana gelmesine iradesi dışında engel bir nedenin olup olmadığıdır. Tüm bu olgular olaysal olarak değerlendirilip sanığın kastı belirlenmelidir. (CGK 28.02.2012, 2011/1-452 – 2012/57)

Davaya konu somut olay da bu şartlar altında değerlendirilerek; suçun kasten yaralama mı yoksa adam öldürmeye teşebbüs mü olarak nitelendirileceği, netice sebebiyle ağırlaşmış yaralamanın olaya uygulanıp uygulanmayacağı, haksız tahrik hükümlerinin söz konusu olup olmadığı, meşru savunmada sınırın aşılması şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği gibi her husus kendi içinde incelenmeli gerek iddia makamı gerekse savunma makamının olayın aydınlatılması için sunmuş olduğu katkılar ile sonuca gidilmelidir. Ayrımın pratikte daha iyi anlaşılması açısından konuya emsal teşkil edecek Yargıtay kararlarını da aşağıda siz değerli okurlara sunuyoruz:

Eylemin adam öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerektiğine dair bir karar:

Oluşa ve dosya kapsamına göre; her ne kadar dosyada mevcut adli raporlar ile Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen 27.02.2015 tarihli raporda katılan ..’nin basit tıbbi müdahale ile giderilecek ölçüde yaralandığı saptanmış ise de; sanık ..’nın taraflar arasında husumet oluşturan kavganın tırmandığı zaman diliminde katılan …’yi öldürme kastıyla bıçakladıktan çok kısa bir süre sonra kavga sırasında katılan (B) ile aynı arkadaş grubunun içinde yer alan katılan …’ye yine öldürme kastıyla hareket ederek yönelmiş olması, katılan …’nin boğaz bölgesinde yer alan adem elmasının üzerine bıçağı vurması, suçta kullanılan aletin öldürmeye elverişliliği ile hedef alınan vücut bölgesi nazara alındığında sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun anlaşılması karşısında, sanık … hakkında katılan …’ye yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin suç vasfında yanılgılı değerlendirme sonucu kasten yarlama suçundan hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 27.10.2020 gününde oybirliği ile karar verildi. (T.C YARGITAY 1.Ceza Dairesi Esas: 2020/ 1159 Karar: 2020 / 2602 Karar Tarihi: 27.10.2020)

Eylemin yaralama kastıyla gerçekleştirildiğine ilişkin bir karar:

Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay günü sinemadan çıkan sanığın, mağdurlar ile ters bakışma nedeniyle tartıştığı, tartışma sırasında sanığın, kavga ortamında rastgele savurduğu bıçakla mağdur G’yi biri toraksa nafiz olup, sağ meme başında, sol ön kolda, omuzda, sağ koltuk altında, sağ glutea bölgelerine toplam yedi kez vurarak pnömotoraksa ve yaşamsal tehlike geçirmesine sebebiyet verdiği, sanığın, eylemine devam etmeden olay yerinden kaçtığı olayda; sanığın engel hal bulunmaksızın eylemine kendiliğinden son vermesi, yaşamsal tehlikeye yol açan yaranın tek oluşu, diğer yaraların basit tıbbi müdahaleyle giderilebilir oluşu, sanık ve mağdur arasında öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmaması, öldürme kastını gösterir her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli kanıt bulunmamış olması karşısında; sanığın yaralama kastı ile hareket ettiğinin kabulü ile TCK m.86/1, 86/3-e, 87/1- d, 29, 62, 53 uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – 26.11.2012 tarihli ve 2009/8411 E., 2012/8682 K.)

Olası kasta ilişkin bir karar:

Sanıkların etkili mesafeden mağdur Engin’e ateş ettikleri sırada, Engin’in yanında bulunmakta olan mağdurlar Serdar ve Ergin’in de isabet alıp ölebilecekleri veya yaralanabilecekleri öngörebilecek durumda olduklarından, olası kastla hareket ettiklerinin kabulüyle, olası kastla işlenen suçlarda meydana gelen sonuca göre eylemin nitelendirilmesi gerektiğinden, sanıkların mağdurlar Serdar ve Ergin’e yönelik eylemlerinin olası kastla yaralama kabul edilerek, mağdur Serdar’a yönelik eylemlerine uyan TCK m.86/1, 86/3-e, 21/2, mağdur Ergin’e yönelik eylemlerine uyan aynı yasanın TCK m.86/1, 86/3-e, 21/2 gereğince cezalandırılmalarına karar
verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde olası kastla insan öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi bozmayı gerektirmiş… (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 21.11.2012 tarihli ve 2012/1872 E., 2012/8562 K.)

Eylemin yaralama kastıyla gerçekleştirildiğine dair bir başka karar:

Sanık …’ın, …’in işlettiği “…” adlı işyerinde çalıştığı, katılan …’ın da bu işyerine komşu “…” isimli işyerini işlettiği, iki işyeri sahip ve çalışanları arasında rekabete dayalı anlaşmazlık bulunduğu, olay günü bu anlaşmazlıktan kaynaklanan tartışmanın iki grup arasında kavgaya dönüştüğü, bu kavga sırasında sanık …’ın bıçakla katılan …’ı sol bacağından sol popliteal arter ve ven kesisi nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde, katılan …’ı belinden ve saçlı deriden hayati tehlike geçirmeyecek ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladığı olayda, sanık ile mağdurlar arasında öldürmeyi gerektirecek önceye dayalı bir husumet bulunmaması, ani gelişen kavga ortamında sanığın bıçağı hedef gözetmeden rastgele savurması, mağdurlardaki yara sayısı ve niteliği birlikte değerlendirildiğinde sanığın kastının yaralamaya yönelik olduğu anlaşıldığından, sanığın her iki mağdura yönelik kasten yaralama suçundan, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis öngören TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca, suçun işleniş biçimi, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ve kullanılan silahın etki derecesi göz önünde bulundurularak, TCK’nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkeside gözönüne alınarak sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş... (T.C YARGITAY 3.Ceza Dairesi Esas: 2019/ 12303 Karar: 2019 / 13958 Karar Tarihi: 27.06.2019)